Öncelikle 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı dilerim. Afetin ilk anlarından itibaren gösterdiğimiz desteği bölgenin yeniden kalkınması sürecinde de sürdüreceğimizin altını çizmek isterim.
Küresel ekonomi, 2022 yılında çeşitli şoklarla karşı karşıya kalmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, pandemiyle birlikte ortaya çıkan arz yönlü problemleri daha da derinleştirmiştir. Enflasyon küresel çapta on yılların en yüksek seviyelerine ulaşırken, finansal koşullardaki sıkılaşma, enerji arzındaki kesintiler ve bireylerin satın alma gücündeki azalış Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede ekonomiyi yavaşlatmıştır. Çin’deki sıfır Kovid politikası da küresel ekonomik görünüm üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur.
2022 yılında küresel ekonominin, yılın ikinci yarısında belirginleşen yavaşlamaya rağmen %3 civarında büyüdüğü tahmin edilirken, 2023 yılına ilişkin büyüme beklentileri ilk başta düşünüldüğü kadar sert olmasa da yavaşlama eğiliminin süreceğine işaret ediyor. Gelişmiş ekonomilerin nispeten daha zayıf, Çin ve Hindistan başta olmak üzere gelişmekte olan piyasa ekonomilerin ise daha iyi performans göstereceği tahmin ediliyor.
Merkez Bankaları, faiz artırımları yoluyla enflasyonist baskıları azaltmaya çalışırken, hükümetler ise maliye politikaları yoluyla artan gıda ve enerji faturalarından etkilenen hane halkına destek olmaktadır. Fed, Mart 2022’den bu yana politika faizini toplam 450 baz puan artırarak- %4,50-4,75 aralığına yükseltmiştir. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Temmuz 2022’den bu yana kısa vadeli faiz oranlarını toplam 300 baz puan, İngiltere Merkez Bankası ise Aralık 2021’den bu yana politika faizini toplam 390 baz puan artırmıştır. Gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz artırımlarına devam etmeleri beklenmektedir.
Merkez bankaları enflasyonu hedeflenen seviyelere indirmek için faiz oranlarını hızlı bir şekilde artırmaya devam ederken, yumuşak iniş olup olmayacağına yönelik tartışmalar devam etmektedir. Ayrıca artan borçluluk ve iklim değişikliği, jeopolitik gelişmeler, küresel ekonomi için orta ve uzun vadeli zorluklar olarak değerlendirilmektedir.
Yurt içinde ise yılın ikinci yarısında iktisadi faaliyette dış talep kaynaklı yavaşlama görülürken, iç talep özel tüketim öncülüğünde büyümenin ana sürükleyicisi olmaya devam etmektedir. Turizmdeki güçlü seyre rağmen, dış talepteki yavaşlamanın mal ihracatına etkileri ve altın ithalatındaki artış kaynaklı net ihracatın büyümeye katkısı negatife dönmüştür. Son çeyrekteki ivme kaybına rağmen, yıl genelinde ekonomik büyümenin Orta Vadeli Program hedefinin (%5) üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor.
2022 yılında dış ticaret açığı, uluslararası emtia fiyatlarındaki artış, altın ithalatındaki yüksek seyir, avro/dolar paritesindeki düşüş ve zayıflayan dış talep kaynaklı 109,5 milyar $ düzeyinde gerçekleşti. Seyahat gelirleri başta olmak üzere hizmet gelirlerindeki güçlü seyir ise dış ticaret açığının cari açığa yansımasını sınırladı. Böylelikle, 2022 yılında cari açık 48,8 milyar $ ile OVP tahmininin (47,3 milyar $) bir miktar üzerinde gerçekleşti. 2023 yılında da zayıflayan küresel büyüme ile uluslararası fiyatlar ve altın talebi kaynaklı dış ticaret açığının yüksek seyredebileceğini değerlendiriyoruz.
Yıllık tüketici enflasyonu %85,5 ile Ekim ayında zirve yaptıktan sonra ana eğilimdeki yavaşlamayla ve baz etkisiyle 2022 yılını %64,3 seviyesinden tamamladı. 2023 yılı ilk yarısında, zayıflayan ithal maliyet baskıları ve güçlü baz etkileri kaynaklı, yıllık enflasyonun düşüş eğilimini sürdüreceğini, bununla birlikte yüksek asgari ücret artışı ve yönetilen fiyat ayarlamaları, seçim dönemindeki politika teşvikleri gibi unsurların enflasyonun ana eğilimini yüksek tutabileceğini değerlendiriyoruz.
TCMB, küresel büyümeye yönelik belirsizlikler ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olmasının önem arz ettiğini belirterek Ağustos-Kasım döneminde politika faizini toplam 500 baz puan indirerek %9 seviyesine çekmiştir.
2022 yılında bütçe açığı, bütçe gelirlerinin, harcamaların üzerinde artış göstermesi neticesinde 139 milyar TL ile Orta Vadeli Program’da 461 milyar TL olarak öngörülen yıl sonu bütçe açığı tahmininin belirgin altında gerçekleşmiştir. Faiz dışı denge ise 171,8 milyar TL fazla vermiştir.
Bankacılık sektöründe krediler güçlü seyretmeye devam etmektedir. Kur korumalı mevduat sisteminde yer alan tutar, BDDK tarafından en son açıklanan 3 Şubat verisine göre 1.456 milyar TL ile TL mevduat içinde %29 paya sahiptir. Son dönemde açıklanan makro ihtiyati tedbirlerle TL mevduatın artırılması hedeflenmektedir. Bankacılık sektöründe sorunlu kredi oranı ise aralık ayı itibarıyla %2,1 ile düşük seviyede seyretmektedir. Sermaye yeterlilik rasyosu ise %19,46 ile yasal sınırın oldukça üstündedir.
2023 yılında yurt dışında gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikaları ve buna bağlı küresel ekonomik görünümün seyri ile jeopolitik gelişmeler yakından takip edilecektir. Yurt içinde ise yaklaşan seçimlere bağlı belirsizlikler bulunmaktadır. Bunun da ötesinde, 6 Şubat’ta gerçekleşen deprem felaketinin neden olduğu can kaybı ve bölgenin üretim, ihracat ve turizm geliri yaratma kapasitesi üzerindeki yıkıcı etkileri ile bölgenin yeniden inşası için gereken ilave finansman ihtiyacının makroekonomik denge üzerindeki yansımaları yakından izlenecektir.